ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross, 232. Madde soruşturmasının tamamlanmasının ardından Trump’a sunduğu önerileri kamuoyuyla da paylaştı. Öneriler arasında ithalata karşı üç önlem bulunuyor:
- Tüm ülkelerden yapılan tüm çelik ithalatına %24 vergi uygulanması
- Brezilya, Çin, Kosta Rika, Mısır, Hindistan, Malezya, Güney Kore, Rusya, Güney Afrika, Tayland, Türkiye ve Vietnam’dan ithal çelik ürünlerine en az %53 vergi uygulanması ve geri kalan ülkelere 2017 ihracatlarının %100'ü kadar kota uygulanması
- Tüm ülkelere 2017 yılında yaptıkları ihracatın %63’üne tekabül edecek şekilde kota getirilmesi.
Medyada yer alan haberlere göre, bakanlık bu önlemlerin ABD yerel çelik üretimi kapasite kullanımını %73’ten %80’e çıkarmasını bekliyor.
Ayrıca eğer uygulamaya girerse, söz konusu vergi ve kotalar halihazırda uygulanmakta olan vergilere ek olarak getirilecek. Bakanlık aynı zamanda, ABD’li şirketlerin eğer ABD çelik sektörü ithalatı ikame edecek yeterli yerel kapasiteye sahip değilse ya da ulusal güvenlik gerekçeleri varsa, belirli çelik ürünlerinin muaf tutulması için başvuruda bulunabileceğini ifade etti.
Herhangi bir ürünün muaf tutulması genel etkiyi sürdürmek için kalan ürünlerin kota veya vergilerinin değişebileceği anlamına geliyor.
Trump’ın bu konuda karar vermek için 11 Nisan’a kadar vakti bulunuyor.
ABD çelik sektörünün karara tepkisi ise iki yönlü, çoğu çelik üreticisi, çelik birliği ve birkaç büyük distribütör bu açıklamayı heyecanla karşılarken, rekabetçi olabilmek için ithalata ihtiyaç duyan tüccarlar, imalatçılar ve çelik dağıtım zincirindeki daha küçük firmalar ise aynı fikirde değil.
Ulusal Takım ve İşleme Birliği ile Metal Şekillendirme Birliği tarafından yapılan ortak açıklamada aşağıdaki ifadelere yer verildi: “Ticaret Bakanlığı’nın çelik ithalatına yüksek vergiler getirilmesi yönündeki öneriler, 6,5 milyon kişiye istihdam sağlayan çelik tüketen sektörler için yıkıcı sonuçlar doğuracak. Bu vergiler yürürlüğe girerse, bu ABD’nin yüksek çelik fiyatlarının hüküm sürdüğü bir ada haline gelmesine ve müşterilerimizin de doğal olarak nihai ürünü ithal etme yoluna gitmesiyle çelik tüketen sektörlerde binlerce istihdamı tehdit etmesine yol açacak. ABD 2002 yılında çelik ithalatına vergi getirdiğinde, büyük çoğunluğu vergilerden kaynaklanan yüksek fiyatlar nedeniyle 200.000 istihdam kaybı yaşanmıştı. Seçim kampanyasında imalat sektörünü koruyacağı vaatlerinde bulunan Trump’ı imalat sektörüne zarar vermemek adına bu önerileri kabul etmemesi çağrısında bulunuyoruz”.
ABD’de faaliyet gösteren bir uzun çelik tüccarı, tüm ülkelerden ithal tüm çelik ürünlerine getirilecek %24 oranındaki bir verginin global çelik sektörü ve dünya ekonomisi üzerinde yıkıcı etkileri olacağını söyledi. Diğer tüccarlar da bu fikri paylaşırken, AB ve NAFTA ülkelerinin dışarıda bırakılarak belirli ülkelerin hedef alındığına dikkat çekti. Bir diğer tüccar ise, “Nihai sonuç ne olursa olsun, bir sürü istisna olacak” şeklinde konuştu.
Açıklamayı olumlu karşılayanlar arasında çelik ithalatının hem ulusal güvenliğe hem de sektöre zarar verdiğine inanan ve söz konusu önlemlerin global kapasite fazlası sorununun çözümünde etkili olabileceğini düşünen Çelik İmalatçıları Birliği bulunuyor.
ABD yerel hurda piyasasındaki bazı kaynaklar da yerel çelik üretimindeki artışın hurda talebini yükselteceği beklentisiyle açıklamayı olumlu karşılayan bir diğer kesimi oluşturuyor. Bir piyasa kaynağı iç piyasadaki büyümenin kulağa iyi geldiğini ancak sektör genelinde uzun vadeli bir çözüme ihtiyaç duyulduğunu ifade ederken alım döngüsünün devam etmesi için istihdam ve maliyetin dengelenmesi gerektiğini söyledi.
