Tolga Kısacıkoğlu: Galvaniz ve boyalı sacda Türkiye’nin en büyük ÇSM’si olma yolunda adım adım ilerliyoruz

Çarşamba, 05 Eylül 2018 10:52:59 (GMT+3)   |   İstanbul
       

Galva Metal Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Kısacıkoğlu ile çelik servis merkezlerinin sektördeki konumu üzerine sohbet ettik.
 

Okurlarımıza hizmetleriniz ve güncel tesis bilgilerinizden bahsedebilir misiniz?

Galvaniz ve boyalı sac konusunda Türkiye’nin en büyük çelik servis merkezi (ÇSM) olma yolunda adım adım ilerliyoruz. Bu ürün gruplarında en kapsamlı hizmeti veriyoruz müşterilerimize. Arslanbey Kocaeli’nde 10.000 m2 kapalı alan bir ÇSM’miz var. 3 dilme, 2 boy kesme, gofraj, oluklu sac, 2 farklı formda trapez sac üretimlerimiz var. Bir adet de yeni 750 mm genişliğinde soğuk hadde kuruyoruz. Eylül ayında üretime başlamış olacak. Romanya’da 1.200 m2’lik bir depomuz var, ayrıca Ankara’ya bir satış ofisi de açtık. Bu sene Bulgaristan’da da bir firma kurduk. Bir sonraki adımımız muhtemelen Türkiye’nin güneyinde bir tesis olacak.

2018 şu ana dek sizce nasıl geçti, yılın geri kalanına dair beklentiniz nedir?

2018 ilk çeyrek çok iyi başladı. İkinci çeyrek geçen senenin üzerinde olsa da, seçim ve Ramazan ayı sebebiyle biraz dönemin sonuna doğru durgunlaştı. Yılın geri kalanında, seçim ve belirsizlik sebebiyle ötelenen talebin tekrar canlanmasını bekliyorum. Tonaj bazında %30 bir büyüme hedeflemiştik. Bu rakama yıl sonunda ulaşacağımızı düşünüyorum. 2019 hedefimiz de, 2018 yılı içerisinde kurulan makinelerin tam yıl etkisinin yaşanmasıyla beraber yine %30 tonaj bazında artış olacak.

Kurdaki hareketleri de göz önünde bulundurduğunuzda talep ve fiyat seyri hakkında düşünceleriniz neler?

Kur tabii ki etkiliyor iç piyasa talebini ama bunların geçici olacağını düşünüyorum. Kur yüksek bir seviyede de olsa, bir seviyede durağan kalırsa, ondan sonra piyasa tekrar uyum gösterir. Fiyatlar konusunda, arz-talep ve kurun yanı sıra, korumacı önlemlerin etkisi büyük oluyor. Fiyatları en çok etkileyecek faktör bu bence.

Başarılı bir tedarik zinciri yönetimi için sizce ÇSM’ler üretici ve son kullanıcı arasında nasıl konumlanmalı?

Türkiye’de demir-çelik sektörü büyüyor. Son kullanıcıların talepleri de her geçen gün artıyor. Büyüyen kapasitelerin, ağırlaşan finansal şartlarla beraber son kullanıcı taleplerine cevap vermesi zorlaşıyor. Üretici, ÇSM, son kullanıcı olarak partnerlikler geliştirilmeli. Kalıcı ve şeffaf sistemler kurulabilmeli bu üçlü arasında. Bu üçlü içerisinde, her birisinin diğer ikisine ihtiyacı var. Uzun vadeli partnerlikler kurulursa, satış istikrarı yakalanır ve belirsiz dönemlerde daha az satış dalgalanması yaşanır.

Firmamız müşterilerimize bütün dünyadan piyasa bilgisi, yerli ve yabancı üreticilerin farklı imkanlarını sunarken,  tedarikçilerimize de Amerika’dan Orta Asya’ya uzanan bir networkte çok geniş bir müşteri ağı sunuyoruz.

Özellikle stok yönetimi açısından ÇSM’ler son kullanıcılara ne gibi kolaylıklar sağlıyor?

Artan finansal maliyetler ve kaynak kısıtları sebebiyle, hızlı teslimat ve anında teslimatın değeri her geçen gün artıyor. Fazla tutulan stok hem maliyet, hem de sermayenin bağlanması demek. Dönemlik anlaşmalar ve haftalık, günlük sevk planları talep eden müşterilere bu hizmeti verebiliyoruz.

Özellikle, yüksek mukavemetli yapı çelikleri, çok ince ya da çok kalın, yüksek kaplamalı gibi her zaman ihtiyacınız olmayan, ama aradığınızda da zor bulduğunuz özelliklerdeki saclarla stoklarımızdan müşterilerimize çözüm yaratıp, hızlı ve kolay bulunabilirlik sağlıyoruz. Böylece bu sacları gün gelir lazım olur da bulamam diye uzun süre stoklarında taşımak zorunda kalmıyorlar.

ÇSM’deki kar marjlarının artırılması için neler yapılabilir? Artan rekabet koşullarına karşı nasıl bir strateji izlenmeli?

Adı üzerinde, “servis” miktarı ve kalitesini artırmak gerek. Daha hızlı, daha kolay, daha ulaşılabilir, daha net, daha kaliteli, daha teknolojik, daha dinamik… Bütün stratejimiz bu konularda kendimizi geliştirmek üzerine.

ABD’nin getirdiği Section 232 vergileri, AB’nin ve Türkiye’nin açtığı koruma önlemi soruşturmalarıyla birlikte dünya genelinde yükselen korumacılık hakkında düşünceleriniz neler?

Çelik dünyası bir değişim sürecinden geçiyor. Yeni kararlar, yeni kapasiteler, çeliğin akış yönünü değiştirebilir. Eskiden üretilen her 3 ton çeliğin, 1 tonu en az bir sınır geçiyordu. Bu rakam önümüzdeki dönemde azalabilir gibi görünüyor. Yeni oluşacak denge kimin avantajına olacak göreceğiz. Ama genel olarak ben şahsen tüm korumacılık önlemlerine karşıyım. Her türlüsünün haksız rekabet yarattığını düşünüyorum. Kim en teknolojik ve verimli ise, en uygun şartlarla o satar ve yeterince iyi olmayanın vergilerle korunması evrim kurallarıyla çelişiyor. Sağlıklı bir ekonomi için, serbest ticaretin daha doğru bir yapı olduğuna inanıyorum. Zaman zaman zorluklar yaşansa bile, bu zorlukları iyileştirmelere zemin hazırlayacak ve toplu olarak daha iyiye gidiş için gerekli bir yapı taşı olarak görmek gerek.

Okurlarımıza son olarak neler söylemek istersiniz?

Belirsizliklerin ve dinamizmin tavan yaptığı bir dünyadayız. Güven ve doğru partnerlerin seçimi bence hayati önem taşıyor. Firmalar partnerleriyle beraber büyür ya da küçülür. Kötü bir tedarikçiye rağmen büyümek gerçekten yel değirmenleriyle savaşmaya benziyor. Tedarik, üretim ve müşteriye hizmet bir zincir olarak düşünülmeli ve doğru birlikteliklerle, çok daha başarılı olunabileceğini düşünüyorum.