Sanjeev Gupta: Metal sektörünün geleceği parlak

Salı, 10 Temmuz 2018 11:16:57 (GMT+3)   |   İstanbul
       

Liberty House Group Yönetim Kurulu Başkanı Sanjeev Gupta ile dünyanın farklı ülkelerinde devam eden yatırımlarını ve yenilenebilir enerjiyle çelik üretimine odaklanan GREENSTEEL stratejisini konuştuk.

 

Liberty House Group’un dünyanın önde gelen çelik üreticilerinden biri haline gelmesi nasıl gerçekleşti, biraz bahsedebilir misiniz?

Liberty’nin 26 yıl önce İngiltere’de emtia ticareti ile başlayan yolculuğu şu an 30’dan fazla ülkede 200’den fazla lokasyonda devam ediyor. Bir ticaret şirketi olarak kazandığımız bilgi ve bağlantı ağı, beş yıl önce İngiltere’de ilk çelik tesisi devralımımızla başlayan global büyüme stratejimizin temelini oluşturdu. İşletmemiz şu an İngiltere, AB, ABD ve Avustralya’daki varlıklarımızdan oluşuyor ve yakın zamanda, Hindistan, Japonya ve Güneydoğu Asya’ya da gireceğiz. Grubumuzun istihdam ettiği kişi sayısı 20.000’e ulaşacak. Endüstri ve toplum için daha akıllı ve daha sürdürülebilir bir gelecek vizyonuyla yola çıktık. Beş yılı aşkın süredir, fırınlarımızda ve tesislerimizde kullandığımız enerji üretiminden, hammaddeyi yüksek kalite ürünlere dönüştürmemizi sağlayan imalat operasyonlarına ve faaliyet gösterdiğimiz piyasaları canlandıran finansal hizmetler birimimize kadar tüm tedarik zincirinde stratejik satın alımlar yaptık. Şu an hem birincil hem de ikincil çelik üretimi yapmakta ve tüm çelik ürünlerini üretmekteyiz. Ayrıca otomotiv, havacılık, petrol ve gaz ile inşaat gibi sektörlere hizmet veren katma değerli üretim yapan alüminyum izabe tesisimiz de bulunuyor. Çelik geri dönüşümünü dünyanın başlıca ekonomilerinde hem çevresel hem de ekonomik olarak sürdürülebilir bir sektör yaratmak için yenilenebilir enerji kullanımı ile birleştiren GREENSTEEL stratejisi şirketimizin büyümesini tetikledi. Önümüzdeki dönemde, küresel metal ve sanayi grubu olarak büyümemizi sürdüreceğiz ama bunu farklı birimlerimiz arasındaki iş birliğinden yararlanarak yapacağız, bu birimlerin her biri kendi başına kar getiren ve sürdürülebilir işletmeler olmalı.

Hem alüminyum hem çelik birimlerimizle, katma değerli üretim yapan son kullanıcı sektörlerle güçlü bağlar kuruyoruz. Enerji yatırımlarımızla, düşük karbonlu ve düşük maliyetli enerji üretmek için halihazırdaki varlıklarımızı optimize ederken bir taraftan da yeni teknolojiler üzerinde çalışıyoruz. Bankacılık sektöründe ise, stratejimiz orta ölçekli sanayi şirketlerini desteklemek üzerine. Her bir birimin başarılı olmasının bir sebebi var. Farklı bir strateji ve model uygulayarak zor durumda olan varlıkları ayağa kaldırıyor ve biz satın almadan önce de normal şekilde faaliyet gösteren varlıkların ise başarı oranını artırmasını sağlıyoruz. Farklı bir model uyguluyoruz, daha az kar eden varlıklara yatırım yapıyoruz, şimdiden daha fazla para kazanmaya başladıklarını gördük.

GREENSTEEL stratejisi hakkında bilgi verebilir misiniz? 2020 yılına kadar yılda 5 milyon mt çelik geri dönüştürme hedefinizde neredesiniz?

Gelişmiş ülkelerde çoğunlukla çelikten vazgeçilmiş olsa da biz bu ekonomilerde çeliğin merkezi bir konumda olduğuna ve GREENSTEEL stratejimiz sayesinde karlı hale getirilebileceğine inanıyoruz. Bu da, yenilenebilir enerji ile çalışan elektrik ark ocaklarımızda bol bulunan hurdanın geri dönüştürülmesi ile düşük karbon salımı yapacak şekilde ve rekabetçi yollarla çelik üretmek demek. İngiltere’de hedefimiz önümüzdeki beş yıl içinde, yani 2023 yılına kadar, geri dönüşüm yoluyla yıllık 5 milyon mt çelik üretebilmek için gerekli kapasiteyi devreye almak. Şu an için Rotherham’da 1,3 milyon mt ergitme kapasitesine sahibiz ve İngiltere genelinde stratejik lokasyonlarda yeni kapasitelere yatırım yaparak bunu çoğaltmayı planlıyoruz. Mümkün olduğu yerlerde mevcut altyapı ve yenilenmiş tesisleri kullanacağız ama yeni ark ocakları ve döküm tesislerine de yatırım yapacağız.

Çelik faaliyetlerinize en son Güney Avustralya’da satın aldığınız Whyalla tesisini de eklediniz. Avustralya’da çelik operasyonlarınızdaki genişleme çalışmaları nasıl gidiyor?

Whyalla’nın operasyonel ve finansal performansını iyileştirmek için yaklaşık 2 milyar Avustralya doları (yaklaşık 1,5 milyar ABD doları) değerinde yatırım projeleri belirledik. Bu yatırımlar sayesinde, hammadde maliyetlerini azaltmak, kojenerasyon ve atık gaz geri dönüşümü yoluyla enerji verimliliğini iyileştirmek, çelikhane ve haddehaneleri modernize etmek, üretimi yıllık 2 milyon mt’a çıkarmak, spesifik katma değerli piyasaları yakalamak için ürün gamını genişletmek, demir cevheri rezervlerini artırmak, büyük ölçekli manyetit potansiyelini ortaya çıkarmak ve Whyalla limanının dünya çapında çok kullanıcılı bir tesise dönüşmesi de dahil uzun vadede sürdürülebilirliği sağlamayı hedefliyoruz. Şimdiye kadar her şey yolunda gidiyor. Yıllık üretimimizi ilk hedefimiz olan 1,2 milyon mt’a çıkarmayı başardık. Ayrıca mayıs ayında Güney Galler’deki Newport tesisimize ilk slab sevkiyatını da gerçekleştirdik, üretimimizdeki bu artışı Newport tesisinde değerlendireceğiz. Whyalla’ya sabit fiyatlarla koklaşabilir taş kömürü tedarik etmemizi sağlayacak Yeni Güney Galler’deki Tahmoor madenini satın aldık, bu da büyümemizi destekleyecek. Planımızın geri kalanını ise önümüzdeki iki yıl içinde hayata geçirmeyi planlıyoruz.

Mayıs ayında Whyalla’dan Newport tesisinize slab sevkiyatı gerçekleştirdiğinizi söylediniz. Newport tesisinizde sıvı çelik ve slab üretimine ne zaman başlamayı planlıyorsunuz?

Görüşmelerde baya yol kat etmiş durumdayız, yakın gelecekte bu yatırımı resmen onaylamak niyetindeyiz. Yatırımın resmiyet kazanmasının ardından, çelikhane ve döküm ekipmanlarının kurulumunun 18-24 ay alacağını tahmin ediyoruz.

ABD’de bulunan Georgetown filmaşin tesisinizi devreye almaya hazırlanıyorsunuz. ABD’nin çelik ithalatına getirdiği Section 232 vergileri düşünüldüğünde, ABD’de bir tesisinizin olması büyük bir fırsat doğuracak. Bu sonucu tahmin ederek Georgetown tesisinize yönelik planlarınızı buna göre mi şekillendirdiniz?

Georgetown tesisini satın alma ve yeniden devreye alma kararımız vergilerin açıklanmasından çok önce alınmıştı ve başlangıçtaki planımıza sadık kaldık. Vergilerden tamamen bağımsız gerçekleşti. Tüm yatırım stratejilerinin, hükümetlerin müdahalesinden bağımsız olarak, temel piyasa işleyişi baz alınarak oluşturulması ve kendi içinde sürdürülebilir olması gerektiğine inanıyoruz.

Finansal olarak sıkıntıda olan Hint çelik üreticisi Bhushan Power & Steel için teklif verdiniz ve Tata Steel Europe’a ait beş ayrı tesisle de ilgilendiğiniz konuşuluyor. Önümüzdeki dönem için devralım planlarınız nelerdir? Örneğin, Türkiye’de de yatırım yapmayı düşünür müsünüz?

Dünyanın birkaç önemli bölgesine yönelik yoğun bir yatırım programımız var ve Hindistan’da da ciddi yatırımlar yapma niyetindeyiz. Zamanı gelince yeni bölgelere de açılacağız ama hangileri olduğunu sırası gelince konuşuruz.

Ana kuruluşunuz GFG Alliance, Avustralya’da bir enerji şirketine yatırım yaptı. Bu durum enerji maliyetlerinizi iyileştirdi mi?

Öncelikle GFG Alliance’ın tanımını netleştirmek isterim. Bildiğimiz anlamda bir ana kuruluş değil de, Gupta ailesinin sahip olduğu ve birbirleriyle yakın çalışan ortak bir vizyona sahip şirketlerin oluşturduğu bir koalisyon diyelim. Liberty House da bu birliğin bir üyesi.

GFG üye şirketi SIMEC ZEN Energy aracılığıyla, Avustralya’daki faaliyetlerimiz için zamanla düşük karbonlu, düşük maliyetli enerji elde edebileceğimiz büyük ölçekli yenilenebilir enerji varlıklarına yatırım yapmaya devam ediyoruz. SIMEC ZEN Energy, kısa sürede Güney Avustralya hükümeti ve Fransız yenilenebilir enerji tedarikçisi NEOEN de dahil olmak üzere dikkate değer anlaşmalar imzaladı.

CRM, lojistik operasyonlarının verimliliği, müşteri sistemleri entegrasyonu, siber güvenlik gibi konularda, Liberty’nin dijital dönüşüm yolculuğu hangi aşamada?

Grup şirketleri dijital dönüşümlerine katkı sağlamak amacıyla yeni teknolojilere yatırım yapıyorlar. İngiltere’de devralımlarda yeni Kurumsal Kaynak Planlamaları (ERP) kullanılıyor, Avustralya’da ise eski çözüm araçlarının yerini yenileri (hem ERP hem de Üretim Yürütme Sistemi (MES)) almaya başladı. Endüstri 4.0’ın yanında, gelişen otomasyon, makineler arası iletişim ve insanlar ile makinelerin iletişimi, yapay zeka, devam eden teknolojik gelişmeler ve imalatta dijitalleşme ile operasyonlarımız ve tedarik zincirinde verimliliği iyileştirmeyi hedefliyoruz. Şu an, görüntü, ses ve belge saklama/paylaşma dahil global iş birliği platformu olarak grup şirketlerinde Microsoft Office 365’i uygulamaktayız. Sistemlerimizi hem self-servise hem doğrudan entegrasyona açıp, bizimle iş yapmayı daha kolay hale getirmeye devam ettiğimiz sürece müşterilerimiz ve tedarikçilerimiz bu yatırımların doğrudan faydasını görecek.

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Son yıllarda bazı yönleriyle fazla hırslı ve gözü pek bir büyüme programına giriştiğimiz söylenebilir ama bence ne kadar doğru bir karar verdiğimiz zamanla anlaşılıyor, metal sektörü ve gelişmiş ekonomilerdeki sanayi operasyonlarının önünde parlak bir gelecek var. Bu inancımız sürüyor, önümüzdeki ay ve yıllarda da yatırımlarımızı artırmaya istekliyiz. Bu yatırımlar sadece devralımlar ve sermaye harcamalarından ibaret olmayacak, inovasyona ve yetenekli iş gücünü geliştirmeye de yatırım yapacağız.