Piyasaların, nisan ayı ortası itibariyle genel eğilimi hakkında düşünceleriniz nedir? Çelik piyasalarının dalgalanmalar karşısında durumunu nasıl görüyorsunuz?
Görüşüme göre şu anda piyasaların genel görünümü çok olumlu değil. Ancak, örneğin kütük fiyatlarına bakacak olursak, şubat ve mart aylarında fiyatlar 620$/mt FOB seviyesinde sabitti. Bu seviyenin 10$/mt altında ya da üzerinde hafif dalgalanmalar yaşandı. Slab piyasasında ise, fiyatların 700$/mt seviyesini gördüğünü gözledik. İnşaat demiri fiyatlarının 2009 yılı ya da daha öncesinde yaşadığı mevsimsel gelişiminin aksine, kütük piyasasının etkisiyle hızlanamamasının nedenlerini de anlıyoruz bu şekilde.
2011 yılının ilk çeyreğinde fiyatlar bahar ayları beklentisi vb. gibi nedenlerle yükseliş kaydetmiş olsa da, slab piyasasıyla karşılaştırıldığında, politik nedenlerle yaşanan karışıklıkların da etkisiyle, şu an durumun tam öyle gelişmediğini gördük.
Fiyatları bahsettiğim seviyeye ulaşmış olan slab ile karşılaştırıldığında olumlu olan nokta, slab seviyesinin spekülatif etkiyle de artmış olmasıdır. Nisan ayı ortası itibariyle slab fiyatları da dikkat çekici bir düşüş eğilimi gösteriyor. Slab piyasasının tersine, kütük piyasasında ise kısa vadeli düzeltme görebiliriz, belki bu çok çok az bir gerileme şeklinde olabilir çünkü piyasada şu an bir alım havasında olmadıklarını görüyoruz. Tüm bu politik durum nedeniyle piyasada yeterli güven duygusu yok ve fiyatların da daha fazla aşağı inmesini beklemekteler. Ancak piyasanın nisan ayının ilerleyen döneminde ve mayıs ayınca dengeye kavuşacağını düşünüyorum.
Size göre, kütük piyasası oyuncuları piyasaya döndüklerinde güçlü bir hareketlenme bekliyor musunuz? Ayrıca, yakın gelecekte kütükte bulunabilirlik olacağını öngörüyor musunuz?
Kütük bulunabilirliği yüksek değil, kısıtlı. İş arkadaşlarımız ve diğer firmalardaki kütük tedarikçileriyle görüşmelerimizde mart ayı üretimi kütüklerin stoklarda kalmadığını görüyoruz. Üreticilerin çoğu bu nedenle ya işlemlerini durdurdular slab ya da pik demir gibi diğer ürünlere yöneldiler. Üreticiler minimum maliyetlerinin altındaki fiyat seviyelerinden satış yapmayı istemiyorlar. Belki nakde ihtiyacı olan bazı üreticiler daha düşük seviyeden satış yapabilirler ancak bu seviyeler Karadeniz FOB fiyat seviyesini belirleyecek rakamlar olmayacaktır.
Bu yılın başlangıç dönemlerinde, örneğin şubat ayında, kütük fiyatları 630-640$/mt FOB Karadeniz gibi psikolojik bir seviyeye geldiğinde, Orta Doğu'da alıcılar politik çalkantılar nedeniyle geri adım atıp alımlarını durdurdular. Mart ayında, ikinci bir alım dalgasıyla birlikte fiyatlar 625-630$/mt FOB seviyelerine yükseldi tekrar, ki bu hareket de sürdürülebilir değildi. Ancak yine 580-600$/mt seviyelerini göreceğimizi sanmıyorum. Kütük fiyatlarının 630$/mt üzerine çıkmamış olmasının asıl nedeni ise politik durumdur.
Birinci çeyrekte hangi ürünlerde aktif hareket yaşandığını gördünüz?
Yarı ürünleri de katarak, uzun ürünleri karşılaştırırsak, filmaşin ve profil grubunun inşaat demirine göre hareketli bir dönem geçirdiğini söyleyebilirim. Özellikle, holdingimizin faaliyet gösterdiği Rusya'da ve yerel piyasalarda, büyük profil fiyatları inşaat demiri ve filmaşin fiyatlarına göre nispeten yüksek seviyelerde seyretti. Bunun en büyük nedeni ise makine sektöründen gelen destekti. Miktarlar çok büyük değildi tabii ancak aktivite yoğundu. Profilleri dışarıda tutarsak, fiyat ve hareket yoğunluğu bakımından filmaşin, inşaat demirine göre daha olumludur.
İnşaat demiri ve kütük açısından bakınca, Türkiye piyasasını nasıl görüyorsunuz?
Seçimler öncesinde tüketimin büyümekte olacağı söyleniyor. Seçimler her zaman talep yaratır, belki Türkiye'de inşaat sektörü şu an çok güçlü gözükmeyebilir ancak diğer sektörlerin güçlü seyrettiğini görebiliyoruz. Ancak ürünler bazında ayırmak gerekirse, Türkiye'de uzun ürünlerde nispeten bir durgunluk olduğu görülebilir. Türkiye, tıpkı Ukrayna gibi, bu alanda ihracata bağımlı bir ülke. Türkiye'nin Arap Körfezi gibi önemli piyasalarda yaşananlar nedeniyle Türkiye ihracatının destek görmediği ve sıkıntılı bir dönem geçirdiği de aşikar. Bu bölgelerde yaşananlar Türkiye'yi yeni ihracat pazarları bulma konusunda zorluyor. Türk üreticilerin yeni piyasalar arayıp, Asya ya da Latin Amerika gibi yeni piyasalar bulma çabasına saygı duyuyorum. Şu an hala yüksek kapasitelerde çalıştıklarını sanıyorum ve hala piyasalara tedarik sağlamaya devam ediyorlar. Genel olarak, uzun ürünlerde durum çok parlak değil, sunumdan da görebileceğimiz gibi, Türkiye inşaat demiri ihracatı 2010 yılında, 2008'e göre %43, 2009 yılına göre ise %33 gerileme kaydetti.
Yassı ürünlerde ise, ülkede yassı ürün oranının yatırımlarla artış kaydettiğini biliyoruz. Yassı ürün tüketicisi olan sektörlerin yerel üretime yönelik daha destekleyici durumda olduklarını düşünüyorum. Gelecek yıllarda hurda fiyatları yüksek seyretmeye devam ettiği sürece, çünkü Türk üreticilerin hurda fiyatlarının gidişatına ne kadar bağlı oldukları açık, Türk üreticilerin üretim maliyeti dezavantajı sürecek. Ancak markaları ve kaliteleri çok iyi. İyi kalitelerle Avrupa'nın herhangi bir yerine, herhangi bir müşteriye rahatlıkla ihracat yapabilirler.
Metinvest'in ihracat performansını ve uluslararası piyasalarda rekabetini nasıl görüyorsunuz? Sizin için en önemli piyasalar hangileri?
Kendi grubumuz içindeki ihracatı dışarıda bırakırsak, genel olarak ihracat ve üçüncü şahıslara satışta, %80-85 oranında ihracat piyasalarına, %10-15 oranında yerel piyasaya yönelik çalışmaktayız. En büyük pazarlarımız Avrupa ve Orta Doğu. Ayrıca İtalya'daki varlığımız aracılığıyla Avrupa'ya yassı satışı da gerçekleştirmekteyiz.
BDT'nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerine (MENA) yönelik kütük ihracatında durum nasıl?
Orta Doğu'da yaşananlardan etkilendi kuşkusuz. Mısır şu an için piyasa dışında kalmış gözüküyor. Ancak örneğin Tunus, alım yapmıyordu ancak buraya gelmeden iki hafta önce oradan ilk fiyat sorguların, nisan ayı başlangıcı itibariyle aldık. Belki de birkaç ay içinde, bu ülkelerde talep konusunda normale dönüş gerçekleşebilir.
İnşaat demirinde ise, Lübnan'da bir depomuz bulunmakta ve buraya sevkiyat gerçekleştirmekteyiz. Talep orada gerçekten yavaş. Sadece ihtiyacı oldukları seviyelerde minimum alım yapmaktalar. Orta Doğu'nun genel olarak pek parlak olmadığını söyleyebilirim.
2011 yılının kalanı ve yakın gelecek hakkında görüşleriniz neler?
Birinci çeyrek sonuçlarını gördükten sonra, BDT'de talebin artacağını, özellikle Rusya'da yükseleceğini söyleyebiliriz. Bunun en büyük nedeni inşaat sektöründe hareketlenme gözlenmesi ve altyapıya yönelik yapılan yatırımların talebi canlandırmasıdır. Özet olarak, genel olarak tüketimin küresel bazda artacağını, ancak bu artışın belki Asya'da, Çin nedeniyle aynı şekilde gözlenmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü Çin'in geçmiş yıllardaki hızında olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla Çin'de çift haneli rakamlar görmeyebiliriz. Çin'de tabii ki tonaj çok yüksek ancak hızı düşüyor. Dolayısıyla, Çin hariç, dünyada talep ve tüketimde hızlanma göreceğiz.
