Kuruluş tarihi 1945'e kadar geri giden, kütük üretimine 1969 yılında başlayan, 1985 yılında filmaşin, 1990 yılında ise inşaat demiri üretimini devreye alan ülkemizin önemli çelik üreticilerinden Çolakoğlu Metalurji ürün yelpazesini 2007 yılında devreye aldığı yassı çelik yatırımıyla daha da genişletmişti. SteelOrbis, Çolakoğlu Metalurji Genel Müdürü ve IREPAS Başkanı Sn. Uğur Dalbeler ile SteelOrbis Güz Konferansı ve 63. IREPAS toplantıları sırasında görüştü; çelik piyasaları, yatırımları ve fabrikanın önümüzdeki dönem hedefleri üzerine görüş aldı.
En son MarZinc yatırımınız üzerine konuşmuştuk. Bu projede gelinen noktadan söz edebilir miyiz? Çelik üreticilerinin ortaklığı, Çevre Bakanlığı ile çalışmalar devam ediyor mu? Yatırım ne aşamada yer alıyor, çinko geri kazanımına ne zaman başlanabileceği tahmin ediliyor?
Bu projede beş ortağız ve başladığımızdan bu yana değişiklik olmaksızın Kaptan Demir Çelik, Diler Demir Çelik, Kroman Demir Çelik, İçdaş ve Çolakoğlu Metalurji olarak devam ediyoruz.
Başlangıç planımız Bursa'da Mustafa Kemal Paşa Organize Sanayi Bölgesi'nde kurmak idiyse de, buraya ait ÇED raporumuzu aldıktan sonra başvurular üzerine yürütmeyi durdurma kararı alındı. Oradaki sürecin çok uzayacağını düşünerek şimdi Karabük'te bu organizasyonu gerçekleştirmeye karar verdik. Yaklaşık iki ay önce Karabük Valisi ile oradaki organize sanayi bölgesinde kurmak üzere bir protokol imzaladık. Hem ticaret odası, sanayi odası hem de belediye ile görüşmelerimizi yaptık. Şu anda imar revizyonları yapılıyor, aynı zamanda Çevre Bakanlığı'na ÇED başvurusu yaptık.
Tahminimce, iki üç ay işinde ÇED sürecini tamamlar inşaata başlarız. Bundan sekiz ay sonrasında da devreye alabiliriz.
Bursa projesi ise şimdilik askıda, fakat haklılığımıza inandığımız için mahkeme sürecini devam ettiriyoruz. Kazanmamız halinde orada yatırımı hala düşünüyoruz çünkü Bursa bölgesi İstanbul-İzmir arasındaki konumu ile Aliağa'daki fabrikalara servis vermek için oldukça uygun.
Biraz da hurda piyasalarındaki durumdan ve çelik üreticileri ile ilişkisinden söz edecek olursak, yılın son çeyreğinde bu çerçevede dengelerin ne yönde hareket edeceğini tahmin ediyorsunuz?
Fiyatların fazla artabileceğini tahmin etmiyorum. Benim görüşüm daha çok yatay seyir göstereceği yönünde. Bunun birkaç tane sebebi var; bir tarafta yukarı itebilecek kış koşulları, doların zayıflığı gibi faktörler varken diğer tarafta da kuzey yarı kürede de kışın çelik tüketimine negatif etkisi olduğunu ve satışları düşüreceğini de göz ardı etmemek gerekir. Mevsim koşulları fabrikaları kaçınılmaz olarak biraz üretim kısmaya itecektir. Bu da hurda tüketimini aşağı çekecektir göreceli olarak, bu da diğer faktör.
Avrupa'da da benzer şekilde henüz ekim bağlantılarının henüz tamamlanmadığını görüyorum. Beklenti yaklaşık 20-30 Euro/mt indirim yapılacağı yönünde, nitekim sitenizde 4 Ekim tarihinde Amerika iç piyasasında fiyatların 40$/mt aşağı indiğini duyurdunuz. Bunlar da aşağı çeken faktörler, ikisini de bir araya koyduğunuzda sanki bu seviyelerde de gidecekmiş gibi görünüyor.
Mesela Avrupa'dan yapılan tekliflerde Euro bazında aşağı çekilen teklifler Dolar bazında fazla aşağı gidemiyor, parite nedeniyle. Bu yüzden herhalde bu seviyelerde gidecek.
Bu yıl bitmeden mamulde talep artışı bekliyor musunuz?
Hayır belirgin bir değişiklik beklemiyoruz. Talep seviyeleri yıl sonuna kadar bu seviyede gider diye görüyoruz.
Konferansta Türk üreticilerin diğer üreticilere oranla yeterince kapasite kısmadığı yönünde bir eleştiri vardı. Bu konuda sizin düşüncenizi öğrenebilir miyiz?
Gayet tabii. İhracatta yüzde 45'e yakın oranda düşüş var bahsedilen dönem içinde. İhracatın üretimin yüzde 60'ını temsil ettiğini düşünürsek, iç piyasadaki tüketimin sabit kaldığını da hesaba katınca, ihracattaki bu yüzde 40 düşüş, toplam üretimde zaten kabaca yüzde 20-25 düşüş yapılmış demektir.
Bu oran daha da artar mı?
Daha fazla üretim kısıntısı olacağını zannetmiyorum. Artık esas düşüşleri yaşadık, 2009'u geçirdik, 2010 yılında Mısır devreden çıktı, biraz daha gerçekle yüz yüze geldik ama bana göre Türkiye'nin çok büyük bir avantajı var. Şu anda uluslararası denizlere konu olan inşaat demiri ticaretinde Türkiye hemen hemen tek kaynak. Bugün Afrika'da inşaat demiri ithal etmek istendiğinde akla Türkiye geliyor. Bölgesel olarak Brezilya veya İspanya zaman zaman etkin olabiliyor ama işin genelinde Türkiye'nin dışında inşaat demiri tedarikçisi yok. O da bize avantaj. Singapur mesela yıllar sonra yeniden piyasaya çıktı, Türkiye veriyor 500bin ton, keza Irak da hareketleniyor, Türkiye'ye bakıyor, Etiyopya proje yapıyor, yine Türkiye. Tedarik edeceğimiz pazar seçeneğimizgeniş, bu nedenle daha fazla üretim kısıntısı, mantıklı bir fiyattan satabildiğimiz sürece üretim seviyesinin etkileneceğini zannetmiyorum.
İnşaat demiri ve yassı ürün üretiminiz ne seviyelerde yer alıyor?
Sıcak rulo haddehanesinin devreye alalı 3,5 ay oldu. Bugün itibarıyla aylık 120.000 mt gibi seviyede üretim yapıyoruz. Bu tam 120.000 mt ürettiğimiz anlamına gelmez, çünkü piyasanın koşulları, talep ve ayrıca öğrenme evresindeki kalite ve ebatlar denemelerini de göz önünde bulundurmak lazım. Ama üretim hızı olarak aylık 120.000 mt'a ulaştık.
İnşaat demiri haddehanesini, iki senelik aradan sonra başka bir lokasyonda temmuz ortasında devreye aldık. Şu anda inşaat demiri fiyatları kütükle kıyaslandığı zaman pek cazip gelmediği için onu işte elektriğin ucuz olduğu saatlerde tek vardiya çalıştırıyoruz. En azından maliyetimizi aşağı çekmeye diğer taraftan da satılabildiği kadar üretmeye çalışıyoruz. Piyasa önümüzdeki yıl bahara yükselmeye başladığında üretimi artırabiliriz ama satamadığımız sürece sırf üretmiş olmak için üretim yapmıyoruz.
Eskiden 700-750.000 mt üretim yapıyorduk. İki yıllık aradan sonra şimdi aylık 60.000 mt yerine 20.000 mt üretim yapıyoruz. Yüzde 70 oranında kısmış durumdayız.
Kütük için aynı durum söz konusu değil. Geçen yıl ve bu yılın başında bir dönem yine elektriğin pahalı olduğu saatlerde durmak suretiyle üretim yaptık. Fakat bir yandan yassıya geçmemiz slab üretmemizi gerektirdiği için, kapasitenin büyük kısmını orada kullanıyoruz, doğal olarak diğer kısmında da zaten kapasitesi aşağı inmiş oldu ve o kadarlık pazarımız zaten var. Şimdilik böyle bir denge içinde çalışıyoruz.
Yassı piyasalarının bu çerçevede uzun piyasalarına göre daha iyi bir durumda olduğunu söyleyebilir miyiz?
Elbette, çünkü yassı piyasasının derinliği uzun piyasalarına göre farklı. Dünya genelinde çelik üretim ve tüketimine baktığımızda üçte ikisinin yassı, üçte birinin uzun olduğunu görüyoruz. Çünkü uzun spesifik olarak inşaata endekslidir. Otomotivi, beyaz eşyası, gemi sanayisi vs, tüketimin sürekliliği olan daha derin piyasalar yassı ürün tüketmektedir.
Slab üretim kapasiteleriniz bugün itibariyle ne seviyede yer alıyor? Kapasite kullanım oranınız ne seviyede?
Slab dökme kapasitemiz yıllık 3.5 milyon tondur. Hâlbuki sıvı çelik kapasitemiz bundan daha düşük. Yeni tesisimizde slab üretimine 2007'nin ortalarında başladık ve bir miktar slab ihraç ettik. Şartlar yine elverirse yine slab ihraç edeceğiz. Bizim bundan sonra slab üretimimiz ayda 250.000 mt civarında olacak.
Zaman zaman ihracata slab satışlarınız olduğunu duyuyoruz. Normal şartlar altında slab üretiminizi kendi haddenize mi kullanıyorsunuz yoksa düzenli bir slab satışınız var mı ?
Bildiğiniz gibi slab kütük gibi ticari bir emtia değil, tamamen tüketici ve üretici arasında düzenli olarak satışı yapılan bir yarı ürün, dolayısıyla tüccarın da fazla bir rolü olmuyor satışlarında.
Geçmişte düzenli satışımız olan bazı bağlantılarımız vardı ama kendi üretimimiz devreye girince ister istemez bu durum değişikliğe uğradı.
Yakın zamanda sektördeki başka bir çelik üreticisi tarafından satın alınacağınız yönünde duyumlarımız oldu. Bu konuyla ilgili son durum bilgisi alabilir miyiz?
Bu tür aslı astarı olmayan dedikodular bazen duyulabiliyor. Sadece bizim hakkımızda değil başka firmalar hakkında da bu tür dedikodularla karşılaşabiliyoruz. Ne yazık ki engellemek mümkün değil.
Çolakoğlu önümüzdeki dönem için iç ve dış pazarlarda uzun ve yassı üretimiyle neleri hedefliyor?
Öncelikli olarak yeni başladığımız yassı işini geliştireceğiz. Firmamızın uzun ürün üretimi tarafında 50 yıllık geçmişi olmasına karşın yassı ürün sektörü bizim için yeni dolayısıyla öncelikli hedefimiz bunu sağlam bir temele oturtmak. Yapmamız gereken kalitemizi, ürünümüzü ülkede belli bir yere getirip müşterinin memnuniyetini kazanabilmek ve sürekliliği sağlamak.
Hedefimiz üretimimizin yaklaşık üçte ikisini iç piyasada, üçte birini de ihracat piyasalarında değerlendirmek olacak. Şu anda kadar tamamen iç piyasada çalıştıksa da bazı ufak ihracat bağlantılarımız da oluyor. Yakın bölgelerle başladık, bunu yavaş yavaş geliştirmek istiyoruz. Bugün Akdeniz havzasını konuşuyoruz mesela, önümüzdeki yıl için ise Amerika, Uzak Doğu, Orta Doğu piyasalarını hedefliyoruz.
Özetlemek gerekirse, öncelikli olarak sac işine konsantre olmak ve çubuk üretimimize de kaldığımız yerden devam etmek önümüzdeki dönemde hedeflerimiz arasında yer alıyor.