Almanya merkezli uluslararası ticaret şirketi C&F International'ın gelişmekte olan pazarlardan sorumlu direktörü Dirk Weyrather ile ticaret şirketlerinin karşılaştıkları zorluklar ve günümüzde tüccarların rolü üzerine konuştuk.
Şirketinizden ve şirketteki rolünüzden bahsedebilir misiniz?
C&F International resmi olarak uluslararası çelik ticareti sektöründe yeni bir isim olsa da, aslında şirketin tarihi çok eskilere dayanıyor. Zira daha önce Ferrostaal AH'nin çelik ticaret kolu olan Ferrostaal Metals ise Hamburg merkezli uluslararası çelik ticareti şirketi CCC Steel'in ortak girişim şirketi olan Coutinho and Ferrostaal'in ismi 2012-2013'te değişmişti. CCC Steel'in köklü hikayesi 1895 yılına kadar uzanıyor. Şirket dünya çapında çelik ve diğer ürünlerin ticareti konusunda faaliyet göstermekteydi. Ferrostaal ise 1940ların sonunda kurulmuştu. İki şirket 2008 yılında birleşmişti. Ferrostaal'in bağlı olduğu Ferrostaal AG, Ferrostaal Metals adındaki çelik ticaret kolunu satmaya karar vermiş, bunun üzerine CCC Steel, Ferrostaal Metals ve Meksika'dan Grupo Villacero bir araya gelerek Coutinho & Ferrostaal'i kurmuştu. 1 Ocak 2008 tarihinde Coutinho & Ferrostaal faaliyet göstermeye başlamıştı. Geçen yıl ise şirketin adı C&F International olarak değiştirildi, zira şirketin iki ortağı olan CCC Steel ve Ferrostaal Metals hisselerini Grupo Villacero'ya sattı. Yeni ismin, zaten daha önce de C&F olarak kısaltılan Coutinho & Ferrostaal'in iyi bilinen deneyimini yansıtacağını düşünüyoruz. Şirket marka renkleri vs. gibi seçimlerinde de değişiklik yapmayarak bu algıyı koruma yolunu seçti. Şirketin kuruluşu kısaca böyle.
Benim şirketteki rolüm ise, kendi tasnifimize göre gelişmekte olan pazarlar dediğimiz bölgenin yönetici direktörlüğü. C&F International'da dünyayı çeşitli bölgelere ayırdık. Avrupa ve Orta Doğu tek bir bölge olarak değerlendirilirken, ikinci bir bölge ABD ve Kanada'dan müteşekkil. Bir diğer bölge ise Latin Amerika, Afrika ve Asya'dan oluşan gelişmekte olan pazarlar bölgesi.
Bugünlerde karşılaşılan zorluklar neler?
Piyasalarda bugünlerde gördüğümüz, çelik ticaret şirketlerinin önündeki başlıca zorluk bilgiye ulaşma olanaklarının çok yaygınlaşmış olmasıdır. Daha önce çelik ticaretinde oldukça vazgeçilmez olan tüccarların uzmanlığı şimdilerde etkisini kaybetmiş görünüyor. Zira her şey berraklaştı. Her bilgi kırıntısı, birkaç yıl öncesinden bile daha hızlı yayılır oldu. Bu bilgi yapısı da zaman zaman tedarikçi veya alıcıların fazla tepki göstermelerine neden olabilmekte, bu da hem üzericiler, hem müşteriler hem de uluslararası ticaret şirketleri için hayatı zorlaştırabilmektedir.
Doğru malzemeyi doğru zamanda doğru yere teslim etmek, nakliye ve finansman hizmetleri gibi ek hizmetler sağlamak gibi çelik ticaret şirketlerinin sunduğu hizmetler bazen görünürlüğünü kaybediyor. Halbuki piyasa normalden daha hızlı değiştiğinde, fiyatların güçlü artışlar gösterdiği zamanlarda mesela, bir tedarikçi daha önce daha düşük fiyatlar üzerinden verdiği sözlerden vazgeçerek alıcıyı zor durumda bırakabiliyor. İşte bunlar, güvenilir uluslararası ticaret şirketlerinin farklarının anlaşıldığı zamanlardır.
Uzunca bir süredir tüccarların oldukça düşük marjlarla çalıştıkları ifade ediliyor. Şu anki durum nedir?
Düşük marjlar bu bilgi bombardımanının bir sonucu. Piyasada bir tedarikçi ile bir müşteri arasında bir anlaşma yapılır yapılmaz, medya vasıtasıyla bu anlaşmaya ilişkin bilgiler hızla bir başka pazarda ortaya çıkıyor, hatta anlaşma henüz tam kesinleşmeden. Bu yanlış insanların anlaşmadan pay sahibi olmak için tedarikçiye veya müşteriye saldırmalarına neden olabilir. Tehlikeli zamanlardayız.
Demir cevheri ve kömür fiyatları birkaç yıl öncesiyle kıyaslandığında geçen yıldan bu yana oldukça düştü. Yeni kapasitelerin devreye alınmasıyla birlikte ise fiyatlarda önümüzdeki yıllarda yeni düşüşler bekleniyor. Hammadde fiyatları gerileyince marjların da artabilmesi için imkân doğacağını düşünüyor musunuz?
Tam aksi olacağına inanıyorum. Bence marjlar üzerindeki baskı daha da artar.İki üç yıl önce özellikle demir cevherinde sürekli arz sıkıntısı varken, şimdi ise arz fazlası görülmeye başlandı. Ama en nihayetinde arz-talep dengesizliğinin sürdüğü söylenebilir. Daha önce 140$/mt CIF Çin'in üzerinde yer alan demir cevheri fiyatlarının 112-115$/mt CIF seviyelerine gerilediğini gördük. Fiyatların yükselmesinden önceki yıllarda ise demir cevheri fiyatları 80-90$/mt CIF seviyelerinde yer alırdı. Yeni demir cevheri veya maden çıkarma kapasitelerinin devreye alınmasıyla birlikte, bazı ticaret şirketleri bu alanlarda da faaliyet göstermek üzere birimler kurdu. Şahsen ben marjların baskı altında kalmaya devam edeceğini düşünüyorum.
Çelik piyasası son yıllarda daha istikrarlı bir tablo sergiliyor. Bunun edeni ne sizce, özellikle de hammadde fiyatlarıyla ilişkili olarak?
Artık volatilite, ne çelik ne de hammadde fiyatları için eskiden olduğu kadar yüksek değil. Hammadde ve demir cevheri bulunurluğu sınırlı olduğundan (şimdilik demir cevherinde arz fazlasına doğru gidildiğini bir kenara bırakırsak) bir miktar volatilite piyasada etkili olmaya devam edecektir.Çelik piyasasının ne kadar iyi geliştiğine bağlı olarak mevcut kapasitelerin yeterli olmadığına tanık olabiliriz. Çelik piyasası doğu Avrupa'daki gelişmelerden, özellikle de Ukrayna krizinden etkilenebilir. Uzak Doğu ve Çin'de olacak olanlar da piyasaya yön verecektir. Örneğin, Çin yönetiminin iki üç yılda azalmış olmasına rağmen yıllardır yaptığı gibi çelik üretim kapasitelerinin sayısının azaltılması politikasını, çelik üretiminin düşeceği kadar sıkı uygulayacak mı?
Çelik sektöründe birleşmelere ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Çelik sektörü en nihayetinde çelik sektörü konsolidasyon sağlayabilirse, bunun hammadde tarafında da bir etkisi olacaktır. Konsolidasyon, hem satışların hem de pazarlama çabalarının daha kontrollü yapılabilmesini sağlar. Bu da hammadde tüketimini etkileyerek hammadde tarafında istikrarın artmasını sağlar. En nihayetinde bu da çelik fiyatlarına yansır. Ancak, tüm bunlar olana dek çelik sektörünü bölünmüş, parçalı görmeye devam edeceğiz.
Bilindiği ve halihazırda tartışıldığı gibi, demir cevheri piyasası en büyük üç tedarikçi tarafından kontrol ediliyor. Ancak piyasada yeni oyuncular da ortaya çıkıyor. Özellikle Hindistan yine demir cevheri piyasasında yeniden ortaya çıktı.
Dolayısıyla, hammadde ve çelik mamullerin pazarlanmasının daha düzenli yapılmasını ummakla yetinmek durumundayız. Ancak çelik sektörü de, özellikle çelik üretimi tarafında oldukça parçalı, bölünmüş yapısını devam ettirecek gibi görünüyor.
Ukrayna'dan bahsettiniz. Ukrayna'dan sıcak rulo, kütük gibi çelik mamuller alıyor musunuz?
Ukrayna'dan yaptığımız alımlar -ki bunlar daha çok yassı mamullerdir- son birkaç yıl içinde tonaj bakımından çok ciddi azaldı, zira Çin fyat bakımından birçok pazarda rakipsiz durumda. Bunun yanı sıra, kalite bakımından da Çin son beş altı yıl içerisinde çok ilerledi. Her piyasada çok faklı pazar segmentlerinde Çin ürünlerini görebilirsiniz. Maliyet verimliliği bakımından Ukrayna malları Çin malları ile rekabet etmekte zorlanıyor. Bizim Ukrayna'dan alımlarımız da bu nedenlerle azaldı.
Buna karşın, Ukrayna ve Rusya'da satışlarımız var. Talep gören, ancak yerli tedariki düşük olan bazı çelik ürünlerini bu pazarlarda satıyoruz.
Son günlerde canlı piyasalar hangileri?
Latin Amerika'nın bazı kısımlarında ve bazı Afrika bölgelerinde bazı piyasaların oldukça canlı olduğunu görüyoruz. Ancak satışlar daha çok ucuz malzemelere yönelik. Kalite beklentisi düşük.
Fiyatlar artık baskı altında olsa da Brezilya'da iyi talebin devam ettiğini görüyoruz.Brezilya çelik sektörü stratejik fiyat politikası uygulanan ithalata karşı da aktif olarak mücadele veriyor.
Güneydoğu Asya'nın bazı kısımlarda da talep iyi devam ediyor. Ancak buralarda da satışlar düşük fiyatlı malzeme ağırlıklı. Bu bölgeler genelde Çin'den besleniyor. Güney Kore ve Japonya pazar paylarını kaybediyor.