9-11 Ekim tarihlerinde Monako’da gerçekleştirilen SteelOrbis 2022 Güz Konferansı & 87. IREPAS Toplantısı’nın son gününde konuşan hammadde tedarikçileri komitesi başkanı, Stena Metal International şirketinden Jens Björkman, katılımcılara komitenin tespitlerini özetledi ve enerji fiyatlarının, başta AB’de olmak üzere, konferansın temel konusu olduğunu söyledi. Yaz ve sonbahar döneminde doğal gaz ve elektrik fiyatlarının tarihi en yüksek seviyelerine çıktığını belirten komite başkanı, enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarının yükseltilmesinin ABD dolarını diğer döviz kurları karşısında bu zamana kadarki en değerli seviyesine taşıdığını ifade etti.
Küresel piyasadaki hurda talebine değinen Björkman, ABD’de talebin zayıfladığını ve çelik üreticilerinin biraz daha düşük kapasite kullanım oranlarıyla faaliyet gösterdiğini ve bu durumun demir cevheri ile hurda fiyatlarını baskıladığını söyledi, daha önce iyi bir noktada olan yeni hurda üretiminin yavaşladığına da dikkat çekti. Çin piyasası için ise, ciddi teşviklere rağmen ülkede çelik ve hammadde talebinin azaldığını belirten Björkman, görünümün negatif seyretmeye devam ettiğini aktardı. Öte yandan, AB’nin belirli bölgelerinde hurda talebinin ciddi anlamda daha düşük olduğunu ve bu durumun enerji krizinin nispeten daha az hissedildiği Güney Asya’dan gelen taleple dengelendiğini belirten Björkman, AB’nin lojistik anlamda da ciddi sorunlarla karşı karşıya geldiğinin altını çizdi. Öyle ki, Ren nehrinde su yüksekliğinin tüm zamanların en düşük seviyesinde yer alması, AB hurda ihracatında nehir sistemlerinin yoğun bir şekilde kullanılmasından dolayı sevkiyatları olumsuz etkiledi. Stena yetkilisine göre, yüksek enerji fiyatlarıyla mücadele eden Türkiye’de de hurda talebi baskı altında çünkü yarı mamuller gibi hurdaya alternatif olan ürünleri daha düşük seviyelerden satın almak mümkün. Björkman, Türkiye’nin sadece Rusya çıkışlı kütük almadığını, aynı zamanda Asya çıkışlı kütük aldığını ve daha ucuz fiyatlardan kütük almanın Türk çelik üreticilerinin hurda alımlarını etkilediğini söyledi. Bazı Asya ülkeleri gibi hurdaya alternatif olarak yarı mamul sunan pazarlar sayesinde hurda fiyatları üzerinde Türkiye’den kaynaklanan baskının hafiflediğini belirten Björkman, yine de bu alternatif pazarların kalıcı olmasının beklenmediğini ve bu yüzden Türkiye’nin hurda piyasasındaki belirleyici rolünü devam ettireceğini vurguladı.
Björkman son olarak AB’nin hurda ihracatını yasaklaması ihtimalini değerlendi ve bunun giderek daha mümkün olduğunu, muhtemel yasağın ilk önce OECD harici ülkeler için beklendiğini ama şimdi OECD ülkelerini de kapsayacak gibi göründüğünü söyledi. Avrupa Parlamentosu’nun 17 Kasım tarihinde konuyla ilgili oylamaya gideceğini ve yasağın 2026 yılında devreye girebileceğini belirten komite başkanı, AB’de geri dönüşüme ayrılan hurda tonajının çok yüksek olduğunu ve birkaç milyon ton AB’de kalsa bile geri kalanı için başka pazarlar bulunması gerekeceğini sözlerine ekledi.