20 Kasım'da İtalyan hurda tüccarları birliği Assofermet tarafından düzenlenen “Çin çeliği Avrupalı distribütörlerle buluşuyor" başlıklı konferans Milan’da gerçekleştirildi.
Konferansta konuşan Çin Demir Çelik Birliği (CISA) başkan yardımcısı Chi Jingdong, 2015 yılı öncesinde Çin'in ekonomik büyümesinin, ülkenin çelik tüketimindeki hızlı artışa ivme kazandırdığını ve bu durumun Çin’in çelik kapasitesinin artmasına neden olduğunu açıkladı. Ancak, 2015 yılından itibaren yerel çelik tüketiminin büyüme oranındaki düşüş ile çelik arz fazlası ortaya çıktı. 2015 yılında, Çin'deki çelik kapasite kullanım oranı %71 civarına düştü. 2016 yılında Çin’in kapasite kullanım oranının %75,5 seviyesine ulaşmasıyla ülke 65 milyon mt kapasite fazlasını ortadan kaldırdı.
15 yıldan az bir sürede, Çin çelik sektörünün önemli ölçüde değiştiğini belirten Chi’ye göre, şu anda ülkedeki özel çelik şirketleri ham çelik üretiminin %50'sinden fazlasını gerçekleştiriyor ve sayıca baskın durumdalar, ancak 2003 yılında devlet tarafından yönetilmeyen çelik şirketlerinin ham çelik üretimi, ülkenin toplam üretiminin %5’inden biraz fazlasını oluşturuyordu. Chi, ayrıca, Çin'de artık tamamen devlete ait çelik şirketleri olmadığını belirtti.
CISA başkan yardımcısı Çin'in çelik sektörünün, yüksek seviyede işleme ekipmanına, birçok gelişmiş işletmeye, ürün çeşitliliğine, son derece nitelikli işgücüne ve dünyanın en entegre çelik sektörü sistemine sahip olması gibi birçok avantajıyla övündüğünü açıkladı. Ayrıca, uzun yıllar boyunca yapılan yatırımlarla Çinli çelik şirketlerinin çevre koruma standartları büyük ölçüde gelişti ve bazıları dünya çapında ileri seviyelere ulaştı.
Chi'ye göre, çevre korumaya ilişkin artan yaptırımlar, Çin çelik sektörünün genel üretimini büyük ölçüde etkilemeyecek. Bazı bölgelerdeki bazı işletmelerin şiddetli hava koşullarından etkilenmesi kaçınılmaz, ancak bu durum genel arz ve talep durumunu etkilemeyecek. Uzun vadeli bir bakış açısıyla bakıldığına, çevre koruma düzenlemelerinin uygulanmasının giderek daha sıkı denetlenmesiyle birlikte, daha fazla çelik tesisi çevresel iyileştirme maliyetlerini de dikkate alarak, daha adil bir rekabet ortamını, sektörün dönüşümü ve geliştirilmesini ve çelik sektörünün uzun vadeli istikrarlı gelişimine faydalı olmayı teşvik edecek.
Geleneksel destekleyici güçlerin zayıflamasıyla önümüzdeki dönemde Çin çelik sektörünün zorluklarla karşı karşıya kalacağını belirten Chi’ye göre, gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) büyümesine yön veren faktörler de değişirken, ekonomik büyüme, yüksek hızda büyümeden yüksek kalitede büyümeye kaydı.
CISA yetkilisi, Çin çelik sektöründe kapasite azaltılmasıyla ilgili olarak ise ülkenin kapasite azaltılmasında üzerine düşeni zaten yaptığını ve mevcut 5 yıllık dönemde Çin'in kapasitesinin 100-150 milyon mt’unun ortadan kaldırılacağını açıkladı. Çin'in yapması gerekenler arasında yeni kapasite eklemelerine kesinlikle izin vermemek, kapasite fazlasını gidermek, çevre kanunlarının uygulanmasını güçlendirmek ve denetlemek ve sektörel gelişmeyi teşvik etmek bulunuyor. Chi, son zamanlarda kapasitenin azaltılmasına rağmen Çin’in çelik üretiminin neden arttığını da açıkladı. Chi’ye göre, çelik kapasitesi, çelik üretim ekipmanının büyüklüğü, teknolojik seviye ve yakıt ve hammaddeler gibi üretim faktörlerine bağlıyken, çelik üretimi, çelik kapasitesi ile garanti edilen gerçek piyasa talebine bağlı. Chi, kapasitenin azaltılması ile üretimin artırılması veya azaltılmasının çelişkili olmadığını savundu.
2017 yılının ilk üç çeyreğinde Çin'in ham çelik üretiminin büyüme oranı 2016 yılına göre biraz daha yüksek; ancak Çin'in ham çelik üretiminin artması ülkenin %6,9’luk GSYİH büyümesinden, yani ülkenin çelik üretiminin artması Çin ekonomisinin büyüme oranından kaynaklanıyor. Ayrıca, ülkenin çelik üretimindeki artış, kısmen, kullanılmayan çelik kapasitesinin ortadan kaldırılmasının ardından piyasadaki boşluğun doldurulmasından kaynaklanıyor.
CISA başkan yardımcısı ayrıca, çelik sektöründe kapasite fazlası probleminin Çin'e özgü olmadığını vurguladı. 1973’te ham çelik üretiminin ABD, Japonya ve AB’de rekor seviyeye ulaştığını hatırlatan Chi, daha sonra düzenleme dönemine girildiğini belirtti. O dönemde gelişmiş ülkelerin kapasiteyi fazlasını eritmek için uluslararası piyasalara bağımlı olduğunu söyleyen Chi, bu süreçte Çin’in bu ülkelerden büyük oranlarda çelik ithal ettiğini bildirdi. Chi’ye göre, Çin, kendi kalkınmasının da bir gereği olarak 2015 yılının sonundan beri kapasite fazlası probleminin çözülmesi için gönüllü ve kararlı olarak öncülük ederken, aynı zamanda dünya çelik sektörünün de kalkınmasına önemli katkılarda bulundu.
Şimdilerde farklı ülkeler arasındaki ekonomik bağların yakın olduğunu ve bazı zorluklara rağmen küreselleşme eğiliminin tersine çevrilebilir olmadığını belirten CISA başkan yardımcısı Chi, korumacılığın sadece kısa vadede koruma sağlayacağını söyledi. Uzun vadede ise korumacılık, ülkelerin kendi sektörlerinin gerilemesine neden olacak ve aynı zamanda çelik tüketen sektörlerin ve işletmelerin rekabet gücünün gelişmesini etkileyerek zarar verecek. Chi’ye göre, öz yeterlilik oranının yüksek olmasına rağmen Çin hala uluslararası iş birliğine ve bazı önemli teknolojilerin desteğine ihtiyaç duyuyor.
Uzun süre net çelik ithalatçısı olan Çin, özellikle AB ülkelerinden yüksek oranda çelik ürünleri ithal etti. Çin, 2005 itibarıyla net çelik ihracatçısı konumuna gelirken, 2016 yılında ise Japonya, Güney Kore ve AB başta olmak üzere diğer ülkelerden 13,6 milyon mt’un üzerinde çelik ithal etti. 2016 yılında Çin’in başlıca ihracat noktaları ise Asya ülkeleri olurken, AB’ye yapılan ihracat toplam ihracatın %6’sından az bir kısmını oluşturdu.
Son olarak ise Chi, küresel çelik sektöründeki zorluklarla ilgili bazı tavsiyelerde bulundu. İklim değişikliğinin ortak bir sorun olduğunu söyleyen Chi, Çin’in bu kapsamda çevresel korumayı güçlendirdiğini ve yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirtti. CISA’ya göre, çelik, dünya ekonomisinin gelişimini sürdürmek için temel bir malzeme olmaya devam ediyor. Çelik talebi, gelişmiş ülkelerde değişkenliği gösterecek ve gelişmekte olan ülkelerde sürekli olarak büyüyecek. Chi’ye göre, CISA, mevcut zorluklarla başa çıkmak için büyük çelik üreticisi ülkelerin, açıklık, karşılıklı menfaatler ve kazan-kazan senaryosu temelinde ortak ama farklılaşan sorumlulukları almaları gerektiğini düşünüyor. CISA aynı zamanda, ticari sürtüşmelerin rasyonel bir şekilde ele alınması gerektiğine ve ticaret engellerinin artırılması yerine karşılıklı iletişim, mübadele ve uluslararası iş birliği vasıtasıyla çözülmesi gerektiğine inanıyor. Büyük bir çelik üreticisi olarak Çin’in zaten üzerine düşeni yerine getirdiğini söyleyen Chi, ülkenin hedeflerinin ise; arz yönlü yapısal reformların artırılması, çevre dostu ve düşük karbonlu kalkınmayı sağlaması ve uluslararası iş birliği platformlarının kurulması olduğunu ifade etti.
