2017 değerlendirmesi
Türk çelik sektörünün 2017 yılı ihracat rakamlarına baktığımızda pozitif bir dönem geçirdiğimizi söyleyebiliriz. 2017 yılının ocak-kasım döneminde ihracatımız hem miktar hem de değer bazında önemli artışlar kaydetti. 2017 yılının 11 aylık döneminde çelik ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazında %8,7 artış göstererek 16,2 milyon tona, değer bazında ise %26,6 artış göstererek 10,3 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bu dönemde özellikle Çinli çelik üreticileri, Çin merkez hükümeti tarafından hava kirliliğine çare olarak uygulanan kapasite azaltma politikalarının ve ekonomik büyümeden kaynaklı yeni yatırımların etkisi ile iç piyasaya yöneldiler. Bu durum global ihraç pazarlarında Türk çelik ürünlerine olan talebi artırdı. Hatta Çin’in arka bahçesi sayılan Hong Kong, Malezya, Singapur, Endonezya gibi ülkelere önemli miktarlarda çelik ihracatı gerçekleştirdik. Ayrıca AB ülkelerinin Türk çeliğine olan taleplerinde yaşanan dikkate değer artış ihracatımıza olumlu yansıdı.
Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen yıl içerisinde yurt içi ve yurt dışı kaynaklı birçok sorunla da karşı karşıya kaldık. Olumsuz gelişmelerin başında önemli ihracat pazarlarımızdan MENA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) bölgesindeki ülkelerin kendi sanayilerini kurmuş olmaları ve artan çelik ihtiyaçlarını kendi aralarında karşılama durumuna geçmeleri ile birlikte Irak ve Suriye’deki olumsuz durumun da devam ediyor olması bölgeye olan inşaat çeliği ihracatımızı azımsanamayacak seviyede düşürdü.
Ayrıca en büyük pazarımız durumunda olan ABD ve Mısır gibi bazı ülkelerin mesnetsiz gerekçelerle haksız yere, keyfi olarak açtığı antidamping ve telafi edici vergi soruşturmaları sektörümüzü etkileyen olumsuz faktörler arasında yerini aldı. Bu olumsuzluklar bilhassa inşaat çeliğinde yaşandı.
Yıl içerisinde hammadde ve sarf malzemelerinin fiyatlarında yaşanan artışlar da sektörümüzü olumsuz etkiledi. Bildiğiniz gibi Türk çelik sektörü üretiminin %70’ini elektrikli ark ocaklarından gerçekleştiriyor. Çelik üretiminde kullanılan ve ithalatına bağımlı olduğumuz elektrot, refrakter, hurda, ferroalyaj, kömür gibi sarf malzemeleri ve hammadde fiyatlarında meydana gelen önemli artışlar dünyanın tüm çelik üreticilerini etkilediği gibi bizleri daha çok etkiledi.
Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen 2017 yılı genelinde küresel çelik piyasalarında ağırlığını hissettiren sektörümüzün bu yılı miktar bazında 17,7 milyon ton seviyelerinde kapatacağını ve yıllık bazda yaklaşık %7,3’lük artış kaydedeceğini tahmin ediyoruz.
2018 öngörüsü
Çelik üretiminde kullanılan ve ithalatına bağımlı olduğumuz elektrot, refrakter, hurda, ferroalyaj, kömür gibi sarf malzemeleri ve hammadde fiyatlarında meydana gelen önemli artışlar sektörümüzü etkilemeye devam ediyor. Global piyasalarda yaşanan elektrot kıtlığı sebebiyle yılbaşında ton başına 1.500 dolar seviyesinde olan elektrot fiyatları bugün 18.000 dolar seviyesine çıktı. Piyasadan alınan son duyumlarda 2018 yılı şubat ayı teslim elektrot fiyatlarının ton başına 27.000-30.000 dolar seviyesine çıktığı tespit edildi. İthal girdi mamullerinde yaşanan fiyat artışının 2018 yılında da artarak devam etme potansiyeli taşıdığını öngörüyoruz. Bu durumu da sektörümüzü olumsuz etkileyecek en önemli unsurlar arasında görüyoruz.
Sektörümüzün hammadde ve sarf malzemelerinde meydana gelen dalgalanmalardan daha az etkilenebilmesi için cevherden üretim yapan tesislerin %30 olan payını çok daha yukarı çıkarması ve üretimde daha dengeli hale gelmesi gerekiyor. Dünya ile daha iyi rekabet edebilmek ve yüksek katma değerli ürün çeşitliliğimizi artırabilmek için cevhere dayalı üretime geçmemiz büyük önem arz ediyor.
Bu durumun yanı sıra Çinli çelik üreticilerinin ürünlerini ağırlıklı olarak kendi iç piyasasına vermeye devam etmesi ve özellikle inşaat çeliği ihracatımızın toparlanmasına bağlı olarak 2018 yılında ihracatımızın hem miktar hem de değer bazında artacağını düşünüyoruz.
İç piyasada ise başta inşaat, otomotiv, beyaz eşya gibi güçlü çelik talebinde bulunan sektörlerin büyüme oranları ile yine yakından ilgileniyoruz.
Ayrıca Çin başta olmak üzere Ukrayna, Rusya gibi ülkeler ihracat pazarlarımıza dampingli mal yollayarak yurt içi ve yurt dışında pazar payımızı alıyor. Buna paralel olarak İran’ın da yakın zamanda en büyük pazarlarımız olan Irak, Suriye ve Kuzey Afrika ülkelerinde bizi zorlayacağını düşünüyoruz.