Meksika, Monterrey’de düzenlenen 53. yıllık worldsteel (Dünya Çelik Birliği) toplantısında konuşan çelik üreticileri Ternium ve Tenaris ile ekpman tedarikçisi Tenova’nın sahibi olan Techint’in CEO’su Paolo Rocca, çelik sektörünün mevcut durumuna ilişkin endişe ve yorumlarını paylaştı.
Geçtiğimiz 10 yıl içinde, piyasada ve çelik talebinde %50 büyüme görülse de, çelik şirketinin piyasa değerinin %60-80 aralığında düştüğünü söyleyen Rocca, Dow Jones endeksinin %100 yükseldiğini belirtti. Rocca, “Değer kaybediyoruz, sektör baskı altında ve bu benim açımdan oldukça zorlayıcı bi durum, çünkü günün sonunda, yatırımcı çekmemiz ve mali destek bulmamız lazım. Değer kaybeden bir sektörde bunu yapmak artık çok zorlaştı,” şeklinde konuştu.
Techint CEO’suçelik üreticilerinin yaptıkları işte yenilikler yaratmaya başladığını ve şirketlerini dönüştürmek yolunda adımlar attığını aktardı. Ancak bir algı sorunu olduğunun da altını çizen Rocca, “Bazen üniversite ziyaretlerinde gençlere yaptıklarımızı anlatmaya çalışırken, bazılarının bize dinazor gibi baktığını görüyorum,” dedi. Bu algının sektöre yetenek çekme konusunda zorluk yarattığını söyleyen Rocca, yine de çelik sektörünün güçlü bir geleceği olduğuna dair inanacını koruduğunu ifade etti.
Çelik sektörünün neyle karşı karşıya olduğnu ve bu duruma nasıl karşılık vereceğini anlaması gerektiğini söyleyen Rocca, en önemli sorunun sektörü dönemsel olarak etkileyen kapasite fazlası olduğunun altını çizdi. Mevcut durumda, kapasite fazlasının 400 milyon mt, küresel talebin ise 1,8 milyar mt olduğu belirtildi. Çelik sektörünün OECD bünyesinde küresel kapasitesi fazlası forumuna olan katılımının sevindirici olduğunu aktaran Techint CEO’su, bu forumu sürdürmenin ve kapasite fazlasını kontrol altına almak için hükümetlerle birlikte çalışmanın önemini vurguladı.
Rocca, ayrıca, çelik sektörünün küresellikten bölgeselliğe kayması konusunu da ele aldı. Küresel çelik ticareti payının 10 yıl öncesindeki %36’ya oranla %26’ya düştüğünü, sadece çelik ticaretinin değil tedarik zincirinin de bölgeselleştiğini belirtti. Rocca, politika geliştirme konusunda da küresellikten tek taraflı bir yaklaşıma geçildiğine dikkat çekti.
Rocca, Kyoto Protokolü’nün ardından 1998 yılında worldsteel’den önceki birlik olan Uluslararası Demir Çelik Birliği'nin (IISI), yüksek fırınlardan elektrik ark ocaklarına geçiş, doğrudan indirgeme yöntemi ve üretim sürecinde karbonun azaltılmasında hidrojenin bir araç olarak kullanılması gibi karbondioksit salınımı kontrollerini tüm açılardan ele alan gayet faydalı bir belge yayımladığını hatırlattı. Yine de, o zamandan beri global çelik üretimi üç katına çıktı, fakat karbondioksit salınımı azalmadı. Ayrıca, sanayinin karbondioksit salımları da üç katına çıktı. Rocca, “Aradan 20 yıl geçti. Tüm sorunlar belliydi. Bunların hepsinin farkındaydık. Gelecekte bu tembelliği sürdüremeyiz” dedi. Şirketler gönüllü olarak karar almadıkça, özellikle karbon fiyatlandırması için yeni yönetmelikler devreye girmedikçe şirketleri değişim için zorlamamız gerekecek. Bana göre, dünya karbondioksit salımlarını azaltmak istiyorsa ve ekonomisini karbondan arındırmak istiyorsa, karbonu fiyatlandırmak gerekiyor. Bazı durumlarda bunu kabullenmemiz gerek ve karbon fiyatı yüksek olacak” dedi. Sanayinin karbon kirliliğini aşmak için sınırlarda karbon vergisi alma yoluna gittiğini belirten Rocca, çelik üreticilerinin bulundukları bölgedeki vatandaşlara karşı sorumluluğu olduğunu sözlerine ekledi.
Rocca, 1998 yılında yayınlanan IISI belgesinin ardından gözlenen pozitif gelişmelere değinerek, döngüsel ekonomi yaklaşımının daha fazla hurda arzı yarattığını ve bu durumun elektrik ark ocakları için dana önce düşünülenden daha fazla olanak sunduğunu söyledi. Bir diğer faktör ise, Rocca’ya göre, doğal gaza dayalı doğrudan indirgenmiş demir işleminin mümkün olması, bu durum sayesinde doğrudan indirgenmiş demir arzı 1998 yılında tahmin edilenden çok daha yüksek. Ayrıca, güneş enerjisi kullanımı da arttı. Rocca, “Çözümü karbonu absorbe etmek tarafında değil, daha çok karbonu azaltılarak yapılan üretimde görüyorum” dedi.
Sonuç olarak, Rocca dijitalleşme sorusuna dönerek, çelik sanayinin üretimin otomasyonuyla ilgili önemli aşamalar kaydederken, tedarik zinciri otomasyonu konusunda diğer sanayi dallarına kıyasla geri kaldığını söyledi. Tüm tedarik zincirinin dijitalleşmesiyle teslim sürelerinin kısalacağını, stoklarda ve stoklara bağlı olan nakit miktarında da önemli bir düşüş olacağını belirten Rocca, işin çoğu segmentinde stokların dört veya beş aylık üretim sürecini içerdiğini ifade etti. Bu yüzden dijitalleşmenin büyük bir sermeyenin boşa çıkmasını ve sermayenin daha verimli kullanılmasını sağlayacağını belirtti.
Rocca konuşmasının devamında farklı bölgelerden çelik birlikleri arasındaki diyalog ve koordinasyonun devam ettirilmesinin önemini vurgulayarak, yönetmeliklerin uygulanmasında birliklerin büyük bir rolü olduğunu söyledi. Çeliğin gelecekte dünyada önemli bir yeri olmaya devam edeceğinden emin olduğunu belirten Rocca, yine de finans ve çevre açısından sürdürülebilirliğinden emin olunması ve bu konularla mücadele edilip geçmişte görülen duyarsızlıkların aşılması gerektiğini sözlerine ekledi.