Tayfun Şentürk: “Türkiye’de bazı ark ocaklı tesisler önümüzdeki 3-4 yıl içinde kesinlikle yüksek fırına dönüşecek”

Çarşamba, 07 Ocak 2015 16:37:36 (GMT+3)   |   İstanbul
       

Yıllar önce Çin hakkında arz fazlasına dair bazı öngörülerde bulundunuz ve bunlar gerçekleşti. Çin sizi neden yanıltmadı, bu konuda ne söylemek istersiniz?

Evet, 2006 yılında SteelOrbis'in düzenlediği bir konferansta konuşmamda bu tespitleri yapmıştım. O konuşma metinleri hâlâ arşivlerinizde yer alıyordur. Söz konusu konuşmayı hazırlarken 1900'lerin başından 2006 yılına kadar dünya nüfusunu bulup tüm dünya çelik üretimine yıl bazında bölerek kişi başına tüketimi bulmak istedim ve tablo halinde yayınladım. Çalışma bitince fark ettim ki 1963 yılından sonra 2003 yılına dek dünya kişi başı tüketim 137 kilo ile 157 kilo ortalamasına sıkışmış. Sadece 2000 yılından sonra, yani Çin'in tüketici olmaya başladığı dönemde ufak bir sıçrama yapmış ama 165 kiloyu geçememiş. Buradan 2006 yılından 2015 yılına olan planlanan kapasite artışlarını ve 2015 yılına dair tahmini dünya nüfusunu değerlendirince, bu üretimi karşılamak için kişi başına 200 kilonun üstünde çelik tüketimi olması gerektiğini, 1963 yılından beri değişmeyen ortalamanın bu seviyeye çıkamayacağını ve yaklaşık 330 milyon ton arz fazlası olacağını düşünmüştüm. Görüyorum ki bu tahmin ve analiz yerindeymiş. Çünkü bir ülkeyi üretim ülkesi yapmak, gerekli şartları sağladıktan sonra kolaydır. Esas mesele o toplumu tüketim toplumu haline getirmektir. Bu da günümüz sisteminin hala çözemediği bir sorundur.

Demir cevheri fiyatlarının 2014 yılında gerilediği seviyelere bakarak, hammadde piyasalarının ve demir cevher ile hurda arasındaki dengenin nasıl şekilleneceği düşüncesindesiniz?

Bahsi geçen konuşmamda demir cevheri rezervlerinin 120 milyar ton seviyesinde olacağını söylemiştim ki teknolojik gelişmeler ile daha fazla bulunacağını düşünüyorum, hurda akümülasyonun ise 1900'lerden günümüze 7 milyar mt olduğunu öngörmüştüm.

Hurda sağlamak, cevher tedariki sağlamaktan göreceli daha zordur. Her şeyden önce cevher üreticileri finans ve şirket yapısı olarak hurda toplayıcı firmalardan çok çok daha kuvvetli ve daha uzun geçmişleri olan firmalardır. Üstelik hurda tüm dünyada 7-8 milyar ton iken, diğeri bunun 15 katı miktardadır ve oluşturma kolaylığına sahiptir. Yani hurdanın cevher düşüş hızını yakalaması son derece zor gözüküyor. İkisi arasında dengenin oluşması için en az 40-50 yıl geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Türk üreticiler bu durumda dengeyi hızlandırmak için acil tedbirler almalı ve konuyu bir an önce masaya yatırmalıdır. Birlikte hareket edilmez ise bu sorunu asmak çok zordur düşüncesindeyim.

Çelik piyasalarında sadece ark ocağına ya da yüksek fırına bağlı kalmak yerine, tüm üretim çeşitlerini bir araya getirmenin doğru olduğunu ve bunun da konsolidasyonları artıracağını düşünenler var. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bahsettiğiniz düşüncelerin gerçekleşeceğini sanmıyorum. Her şeyden önce yüksek fırın tesisleri ark ocağı sahibi olmak istemeyeceklerdir. Tersi durumda ark ocağı tesisleri yüksek fırın tesisini alacak finans yapısına genel çoğunlukla sahip değil. Bu durum tabii ki tümü için geçerli değil ama genel olarak böyle. Geriye ark ocakların birbirlerini almaları kalıyor ki ben bunun Türkiye şirket yapısında olmayacağını düşünüyorum. Fakat bazı ark ocakları önümüzdeki 3-4 yıl içinde kesinlikle yüksek fırın yapacaklar. Yeri ve finans yapısı olan en az altı firmanın bu işe gireceğini düşünüyorum.  Belki bu aşamada ortaklıklar olabilir ve olması da gerekir.

ABD ekonomisi düzeldikçe hurda arzı sizce nasıl şekillenecek? Türkiye'ye teklif edilen hurda kaynaklarında bir değişim beklentiniz var mı?

ABD ekonomisi düzelse de düzelmese de hurda arzı bence etkilenmez. ABD'nin yılda 20-23 milyon tona sıkışmış miktarda hurda ihracat arzı var ve bence bu seviye devam eder. ABD'de hurda toplama kökleri çok eskiye dayanan, yılların birikimine sahip firmalar tarafından yapılır. ABD'de hurda toplama artık bir sanayidir ve şartlara uyum sağlar. Fakat bunu dünyanın kalanı için söylemek kolay değildir. Eğer cevher baskısı ile hurdaya baskı artacaksa birçok hurda firması kapanır ve yeni hurda toplayıcı firması oluşması yıllar alabilir. Bu durum Türkiye'de ark ocaklı tesisler için en kötü senaryodur.

Bazı görüşlere göre, Çin ihracat piyasalarında ağırlıkla Güney Asya ve çevresinde yoğunlaşacak. Belki Arap Yarım Adası'na zaman zaman yoğunlaşacak. Siz bu görüşlere katılıyor musunuz yoksa Çin tüm küresel dengeleri değiştirecek bir hareketlenme içine girmiş olabilir mi?

Çin etki alanı itibarıyla tüm dünyayı etkileyen bir ülkedir. Hatta ben kıta diyorum. Çin'de alınan her karar, gerçekleşen her hareket dünyanın neresinde olursa olsun hissedilir. Fakat çelik üretiminde ve pazarlamasında Çin'in çok verimli bir ülke olmadığı düşüncesindeyim. Tüm dünyaya bu ürünleri satabileceğini düşünmüyorum. Çinli firmaların alt yapısı buna müsait değil. Üstelik böyle bir işgale hiç bir ülke müsaade etmez ve kanunlar ile tedbir alır. Bunun en güncel örneğini filmaşin ithalatında Türkiye'nin aldığı kararda gördük. Bu kararların devamı gelecektir. Pekin bu durumun farkında ve dünyayı bu sektörde karşısına almamak için yaptırımlara başladı. Bu yavaş ilerleyen bir süreç.  Çünkü Çin hükümeti bence sosyal etkileri azaltmak için düşünerek ve yavaş adımlar atacaktır. Fakat mutlaka atacaktır. Demir çelik hâlâ tüm dünya devletleri tarafından tarımdan bile daha stratejik sanayi olarak görülüyor. Bu sanayinin Çin nedeniyle heba olmasına hiçbir ciddi devlet izin vermez. Çin etkisi sadece dolaylı olur ve bölgeye sıkışır. Doğrudan değil, dolaylı etkilerini takip etmek gereklidir.

Çinli üreticilerin sizin de yıllar önce öngördüğünüz kapasite fazlasının etkisiyle 2014 yılında demir cevheri alımlarında olabilecek en düşük fiyatları zorladığından bahsedebilir miyiz?

2006 yılında Çin kapasite artışına son hızla devam ederken büyük cevher firmaları açıklamaları ile bu kapasite artışına cevap verecek yeni yatırımlar yapacaklarını zaten açıklamışlardı. Fakat Çin'deki artış o kadar hızlı oldu ki, cevherin kapasite artışı o hıza yetişemedi. Bu nedenle talebi karşılamak için uzun yıllar talep edilmeyen düşük tenorlu madenler dahi Çin'e ihraç edilmeye başladı. Bana kalırsa, şu an yaşadığımız sorun da buradan geliyor. Bu  göreceli verimsiz madenler Çin'e ihracatı kesene kadar bu düşüş devam edecek. Düşünceme göre asıl problem uzun yıllar sonra ortaya çıkacak. Çünkü bir maden kapatıldığında yeniden açmak uzun yıllar alabilir. Talep tekrar hızlandığında bu kez o yıllarda yalnız kalan cevher firmaları istedikleri fiyatı uygular ve çok hızlı fiyat artışları yaşanabilir. Dengelerin hangi yöne bozulduğu önemli değildir. Denge bozulması her zaman sorunlara yol açar. Bu sarkacı durduracak küresel bir sistem şu an için gözükmüyor. 

Sürekli dile getirilen Türkiye için yerli cevher ve hurdanın dışarıdan alımının hükümetin öncelikli konulardan ilan ettiği cari açığa etkisi konularında neler söylemek istersiniz?

Bence cari açık konusunu hammaddelerde düşünmemeli. Cari açık kapatma konusunda, örneğin kullandığımız lüks ürünlerde de tedbir alınabilir ama bunu hammaddelerde uygulamak sanayi için ciddi tehlike yaratabilir. Üretici hammaddeyi nereden ucuz bulursa oradan almalı. Hammadde üzerinde yerli yabancı ayrımı olmaz. Eğer yerli üretim ucuz ve verimli değilse bu mal ithal edilecektir. Önemli olan hammadde tedarikçisini korumak değil üretimi desteklemektir. Bu hammaddeyi alıp katma değerli hala getiriyoruz ve istihdam sağlıyoruz. Teknoloji üretiyoruz. Dolayısıyla cari açık denge mantığı ile maden ya da hammadde tedbirleri bumerang gibi geri döner ve zarar verir.


Benzer Haber ve Analizler

Türkiye çelik sektörü rekabet gücünü geri kazanmak için hükümetten destek bekliyor

26 Mar | Çelik Haberler

Türkiye çelik sektörü Litvanya ile ticaret hacmini artırmayı hedefliyor

25 Mar | Çelik Haberler

Türk çelik sektörü karbon emisyonunu 2053’e kadar %99 azaltmayı hedefliyor

19 Mar | Çelik Haberler

Ayhan Uçar: Yeşil dönüşümle hurda değerlenecek, Türkiye hurda temininde sıkıntı yaşayabilir

05 Mar | Çelik Haberler

Yassı mamul sektörü ithalat sorununu çözmek için katma değerli ürünlere yatırımı artırmalı

05 Mar | Çelik Haberler

Veysel Yayan: Türkiye çelik üretiminde Avrupa lideri olmayı hedefliyor

23 Oca | Çelik Haberler

Kardemir 2024’te yeni fırın yatırımlarına odaklanacak, maden sahası açabilir

09 Oca | Çelik Haberler

Tosyalı Holding temiz enerji yatırımlarını sürdürecek

09 Oca | Çelik Haberler

TÇÜD: Türkiye’nin çelik üretimi Kasım’da da arttı, 2024 için artış öngörülüyor

03 Oca | Çelik Haberler

SteelOrbis yılsonu değerlendirmesi: Türk çelik sektörü zor bir yılı geride bıraktı

25 Ara | Çelik Haberler